Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.
Birileri yaşamış, düşünmüş,çözmüş…çözemediğiniz zamanlar için küçük bir akıl defteri……
25 Aralık 2015 Cuma
Özdemir Asaf - Yuvarlağın Köşeleri
Özdemir Asaf - Lavinia
Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal
Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin
Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia.
Özdemir Asaf - Noktasız
Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.
Özdemir Asaf - Çizik
Geleceğim, bekle dedi, gitti.
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi.
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi.
16 Kasım 2015 Pazartesi
Atatürk
HAYATI ÇARESİZLİKLERLE DOLU BİR ADAMIN HİKAYESİDİR!
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı.
8 yaşında okuldan alındı ve bir dönem köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçiriyordu.
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı. Sinirden ve korkudan üç gün evinden çıkamadı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını bir dönem için tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi. 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında Suriye’ye sürgüne gönderildi.
27 yaşında, kendisinden bir yaş büyük meslektaşı, üyesi olduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan edilirken, o hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında tek başına olanları izliyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu uzaklaştırmak için başka bir göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, bir seçimde onun aleyhine oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı!
Sonra ne mi oldu?
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
Okuduğunuz öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Şimdi düşünün, sizin başarınızı engelleyen, ama Atatürk’ün başına gelmemiş olan bir engel var mı?
Başarınızın önündeki en büyük engel ne?
Paranız mı yok? Atatürk’ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? Atatürk’ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk’ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı vurdu? Atatürk’ün de başına gelmişti! Aileniz çok zengin değil mi? Atatürk’ün ailesi de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Atatürk’ün de başına gelmişti! Sizden daha beceriksiz, ama hırslı insanlar, birtakım ilişki oyunlarıyla daha hızlı yükselip size amirlik mi yapıyor? Atatürk’ün de başına gelmişti! Geçmişte bazı denemelerinizde başarısız mı oldunuz? Atatürk de olmuştu! En kötü ihtimalle, hakkınızda idam fermanı çıktığı için mi başarılı olamıyorsunuz? Atatürk de bunu yaşamıştı!
Gündelik hayatta karşılaştığımız küçük kişisel sorunlar büyük başarıların önünde engel değildir. Atatürk kişisel kurtuluş savaşı ile ülkeyi kurtarma savaşını birlikte götürebilmişti. Ona, “Para yok,” dediler, “Bulunur,” dedi. “Düşman çok,” dediler, “Yenilir,” dedi. Ve sonunda tüm dediklerini yaptı!
Kaynak: Her Şey Seninle Başlar I Mümin Sekman I ALFA yayınları
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı.
8 yaşında okuldan alındı ve bir dönem köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçiriyordu.
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı. Sinirden ve korkudan üç gün evinden çıkamadı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını bir dönem için tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi. 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında Suriye’ye sürgüne gönderildi.
27 yaşında, kendisinden bir yaş büyük meslektaşı, üyesi olduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan edilirken, o hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında tek başına olanları izliyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu uzaklaştırmak için başka bir göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, bir seçimde onun aleyhine oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı!
Sonra ne mi oldu?
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
Okuduğunuz öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Şimdi düşünün, sizin başarınızı engelleyen, ama Atatürk’ün başına gelmemiş olan bir engel var mı?
Başarınızın önündeki en büyük engel ne?
Paranız mı yok? Atatürk’ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? Atatürk’ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk’ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı vurdu? Atatürk’ün de başına gelmişti! Aileniz çok zengin değil mi? Atatürk’ün ailesi de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Atatürk’ün de başına gelmişti! Sizden daha beceriksiz, ama hırslı insanlar, birtakım ilişki oyunlarıyla daha hızlı yükselip size amirlik mi yapıyor? Atatürk’ün de başına gelmişti! Geçmişte bazı denemelerinizde başarısız mı oldunuz? Atatürk de olmuştu! En kötü ihtimalle, hakkınızda idam fermanı çıktığı için mi başarılı olamıyorsunuz? Atatürk de bunu yaşamıştı!
Gündelik hayatta karşılaştığımız küçük kişisel sorunlar büyük başarıların önünde engel değildir. Atatürk kişisel kurtuluş savaşı ile ülkeyi kurtarma savaşını birlikte götürebilmişti. Ona, “Para yok,” dediler, “Bulunur,” dedi. “Düşman çok,” dediler, “Yenilir,” dedi. Ve sonunda tüm dediklerini yaptı!
Kaynak: Her Şey Seninle Başlar I Mümin Sekman I ALFA yayınları
5 Ekim 2015 Pazartesi
Alfred D. Souza
“Uzun
zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu
izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel,
öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek
zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım
ki bu engeller benim hayatımdı.
Leylâ Erbil - Üç Başlı Ejderha
“Birisine anlatmak da ucuzlatıyor ya işi, ne bekliyorsun karşındakinden, o acıyı gidermesini mi? En iyisi susmak...”
Oruç Aruoba
Kendi olarak, sana gelen-
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- -
O, işte..
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- -
O, işte..
23 Eylül 2015 Çarşamba
Attila İlhan
Elinde değildir, akşam serinliğinde üşürsün.
Eylül'den itibaren geceler hazindir, uzundur.
Eylül'den itibaren geceler hazindir, uzundur.
Fyodor Dostoyevski - Yeraltından Notlar
Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne
olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi
elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.
Her şeyi tam anlamıyla algılamak bir hastalıktır.
Her şeyi tam anlamıyla algılamak bir hastalıktır.
Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık
Birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye
açılıveriyor ve oluk oluk kanamaya başlıyor yeniden… Birine teslim
olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde
kalıveriyor. O yüzden değil mi, içimizi tutmalarımız, birine teslim
olmaktan korkmalarımız, ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmalarımız?
23 Ağustos 2015 Pazar
Charles Bukowski - Mavi Kuş
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha güçlüyüm ondan,
diyorum ki, kal orda, izin vermeyeceğim
kimsenin görmesine
seni.
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama döküyorum viskiyi üstüne ve çekiyorum
sigara dumanını içime
ve fahişeler ve barmenler
ve market çalışanları
hiç bilmiyorlar
onun
orada olduğunu.
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha güçlüyüm ondan,
diyorum ki,
yat aşağı, mahvetmeye mi çalışıyorsun
beni ?
mahvetmek mi istiyorsun
işlerimi ?
düşürmeye mi çalışıyorsun Avrupa'daki kitap
satışlarımı ?
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha zekiyim ondan, sadece geceleri çıkmasına
izin veriyorum bazen
herkes uyurken.
diyorum ki, orda olduğunu biliyorum,
üzülme
bu yüzden.
sonra geri koyuyorum,
ama biraz şarkı söylüyor
orada, daha tam izin vermedim
ölmesine
ve birlikte uyuyoruz
öylece
gizli anlaşmamızla
ve bir adamı ağlatmak
yeterince güzel, ama ben
ağlamıyorum, ya sen?
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha güçlüyüm ondan,
diyorum ki, kal orda, izin vermeyeceğim
kimsenin görmesine
seni.
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama döküyorum viskiyi üstüne ve çekiyorum
sigara dumanını içime
ve fahişeler ve barmenler
ve market çalışanları
hiç bilmiyorlar
onun
orada olduğunu.
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha güçlüyüm ondan,
diyorum ki,
yat aşağı, mahvetmeye mi çalışıyorsun
beni ?
mahvetmek mi istiyorsun
işlerimi ?
düşürmeye mi çalışıyorsun Avrupa'daki kitap
satışlarımı ?
kalbimde bir mavi kuş var
dışarı çıkmaya çalışan
ama ben daha zekiyim ondan, sadece geceleri çıkmasına
izin veriyorum bazen
herkes uyurken.
diyorum ki, orda olduğunu biliyorum,
üzülme
bu yüzden.
sonra geri koyuyorum,
ama biraz şarkı söylüyor
orada, daha tam izin vermedim
ölmesine
ve birlikte uyuyoruz
öylece
gizli anlaşmamızla
ve bir adamı ağlatmak
yeterince güzel, ama ben
ağlamıyorum, ya sen?
Metin Altıok - Kavaklar
Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.
Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.
Etiketler:
ceylan ertem,
kavaklar,
metn altıok,
öndeyiş
5 Haziran 2015 Cuma
15 Mayıs 2015 Cuma
Cahit Zarifoğlu’nun eşi Berat Hanım’a yazdığı bir mektup
Berat’e
Bana soruyorsun şu resimdekiler kim, diye.
Emin ol kim olduklarını çıkaramadım. Görünüşe bakılırsa mutlular. Fakat insanlara tavsiyem şudur ki, nasıl “zenginin parası, parasızın çenesini yorarsa”, başkalarının mutlu görünümü, insanı kendi mutlu olma imkanını, kabiliyetini görmekten alıkoymamalı. Filmler, resimler birer hayaldir. Başka insanların dış görünümleri de bizi aldatmasın. İnsan kendi mutlu olma imkanını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır. Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir. Yoksa deniz kenarında fotoğrafçılar tarafından düzenlenmiş bir mutluluk tablosu sahtedir ve bazı saf kimselerin duygularını istismar etmekten başka bir şey ifade etmez.
Acaba anlatabiliyor muyum?
Bana soruyorsun şu resimdekiler kim, diye.
Emin ol kim olduklarını çıkaramadım. Görünüşe bakılırsa mutlular. Fakat insanlara tavsiyem şudur ki, nasıl “zenginin parası, parasızın çenesini yorarsa”, başkalarının mutlu görünümü, insanı kendi mutlu olma imkanını, kabiliyetini görmekten alıkoymamalı. Filmler, resimler birer hayaldir. Başka insanların dış görünümleri de bizi aldatmasın. İnsan kendi mutlu olma imkanını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır. Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir. Yoksa deniz kenarında fotoğrafçılar tarafından düzenlenmiş bir mutluluk tablosu sahtedir ve bazı saf kimselerin duygularını istismar etmekten başka bir şey ifade etmez.
Acaba anlatabiliyor muyum?
Rilke
Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol.. Soruların
kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış
kitaplar gibi..
Cevapları şimdi arama!
Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın..
Cevapları şimdi arama!
Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın..
Bu her şeyi yaşama meselesidir.
Şu anda senin, soruyu yaşaman gerekiyor.
Belki daha ileride, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın..
Şu anda senin, soruyu yaşaman gerekiyor.
Belki daha ileride, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın..
Kadınların bilmesi gereken 25 şey
1. Unutma, sen değerlisin.
Çalışsan da çalışmasan da...
Ünlü olsan da olmasan da...
O erkek seni istese de istemese de...
Sen sen olduğun için bi'tanesin.
2. Kadın olmanın tadını çıkartmalısın.
Biraz şefkat, biraz anaçlık, biraz dişilik,
biraz seksilik, bolca zeka ve altıncı his...
Sen şahanesin..
3. Göbeğin çıktı diye, 36 bedenden çok uzaksın diye,
saçların o reklamlardaki kız gibi dalgalanmıyor diye eksik değilsin.
4. Kendine güvenin en büyük silahındır
ve o en derinlerinden gelen ışıl ışıl gülümsemen tabii ki.
5. Biliyorum adettendir ama sonuca varamadığın,
sadece bünyeni hırpaladığın o konuyu 50 kere konuşmana,
tartışmana gerek yok.
Olmuyorsa, üstünü çizip devam etmelisin.
6. Yaptıklarından suçluluk duyarak vakit kaybetmemelisin.
Yapamadıklarını listeleyip isteklerini gözden geçirmek suretiyle
adımlar atarsan daha mutlu olabilirsin.
7. Evlilik hiçbir şeyin kesin çözümü değildir
sana öğretilmiş hiçbir mecburiyet alın yazın değildir.
Kocan tek çıkışın, hayat zaferin değildir.
8. Uzaklarda arama sakın; en büyük mutluluk sendedir.
9. Aşkından gebersen de sınırlarını bilmelisin.
Sınır neresidir? Sana saygısızlık yaptığı yerdir.
Buna asla izin verme.
10. Sen kendine ne değer biçersen, sen kendine nasıl davranırsan;
herkes sana öyle davranır.
Asla ama asla kendini küçümseme.
11. Evde oturup derdine yanma.
Kaderini birine, bir kuruma, bir konuma bağlama.
Kaderin senin ellerinde, bunu sakın atlama!
12. Eski sevgili adı üstünde 'eski'dir...
Senin yeni dünyanı bulandırmasına izin verme.
13. Yeniden seveceksin, çok da sevileceksin.
Kimse son değil, bunu bileceksin.
14. Dünyanın kanunu bu; düşündüğünü çekersin.
Allah rızası için kurup durma, senaryolar yazma!
15. Sevgilini çok sevmelisin.
Öyle herkese 'sevgili' dememelisin.
Fakaaat çok sevmen demek,
kendini ayaklar altına alman demek değildir.
Bir kadın gerekirse, severken de gidebilir değil mi?
16. Her şeyin şık olsun.
Ruhun, bedenin, kıyafetin, sevişin, terk edişin, dostluğun, sevgililiğin... Kadınlık şıklık demektir.
17. Başka kadınları kafana takmaktan vazgeç!
Onlar sen olamaz, sen de onlar...
Her kadın kendine özeldir, her kadın dibine kadar özeldir.
18. Kız arkadaşların önemlidir,
en kıymetlilerindir ama onları seçmeyi bileceksin.
Kadın kadının kurdudur, bir kenara not edeceksin.
Sadece kötü gününde değil, başarında,
mutluluğunda da yanında olan,
yüreğini ortaya koyan arkadaşlarından asla vazgeçmeyeceksin.
19. Erkekler çocuktur. Nokta!
Çocuğunu hem sevecek hem kızacak,
icap ederse küsecek, cezasını vereceksin.!
20. Seni bırakıp gidebilenin arkasından gözyaşı dökmeyeceksin.
Aramazsa aramasın be!
21. Sevginin, aşkın ne demek olduğunu anlamayan bir adamın
vizesini keseceksin.
22. Sen renklisin, sen beceriklisin,
sen erkeğin mutlu olma sebebisin, sen başlangıçsın,
sen sonsun...
Mecbursun, bunu fark edeceksin!
23. Her şey bir karar vermene bakar.
Sabır bazen gerekli, bazen gereksizdir. Ayrımı yapabilmelisin.
24. Yapamayacağın şey yok.
Gidemeyeceğin yer yok. Sana kapalı olabilecek kapı yok!
Şu an silkelenip kendine geleceksin!
25. Tekrar söylüyorum, kafana kazı istiyorum,
SEN ÖZELSİN,
SEN BİR TANESİN,
ÖNCE KENDİ DEĞERİNİ BİLECEKSİN...
20 Nisan 2015 Pazartesi
Paulo Coelho - Simyacı
Affet ama asla unutma yoksa tekrar yaralanırsın. Affetmek bakış açını değiştirir, unutmak ise aldığın dersi kaybettirir.
Charles Bukowski
Fazla ısrar etmemeli insan.
Elinden gelenin en iyisini yapıp, beklemeli.
Vazgeçeceği noktayı çok iyi bilmeli..
Elinden gelenin en iyisini yapıp, beklemeli.
Vazgeçeceği noktayı çok iyi bilmeli..
31 Mart 2015 Salı
Paul Auster
Ben 4 kişiyim: 1 ben, 2 içimdeki, 3 aynadaki, 4 kalbimdeki...
Ben'i geç, içimdeki zaten deli, kır aynadakini.
Ya kalbimdeki?"
Paulo Coelho - 15 Alıntı
1. Elveda diyecek kadar cesursan, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir.
2. Hiç yenilmemiş insanlar vardır. Onlar hiç savaşmamış olanlardır.
3. En iyisini sonraya saklamayın. Yarının ne getireceğini bilemezsiniz.
4. Başkalarını memnun etmek için yaşarsan herkes seni sever, kendin hariç.
5. Başkalarının ne düşündüğü önemli değil çünkü her halükarda yine aynısını düşünecekler.
6. Zamanını satabilirsin, ama geri satın alamazsın.
7. Bizi seven insanlar var, sadece nasıl göstereceklerini bilmiyorlar.
8. Hayatın sırrı, oysa, yedi kere düşüp, sekiz kere kalmaktı.
9. Bir hayali gerçekleştirmeyi imkansız kılan tek şey vardır; başarısızlık korkusu.
10. Hayatın, insanın iradesini test etmek için pek çok yolu vardır, bazen hiçbir şey olmaz ya da her şey birden olur.
11. Bir gün kalkacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vakit kalmamış olacak. Şimdi tam zamanı. Harekete geçin.
12. Sadece güneşli günlerde yürürseniz, hedefinize asla varamazsınız.
13. Tekne limanda güvendedir. Ama teknenin amacı bu değildir.
14. Affet ama asla unutma yoksa tekrar yaralanırsın. Affetmek bakış açını değiştirir, unutmak ise aldığın dersi kaybettirir.
15. Ok ancak geri çekerek atılır. Hayat seni zorluklarla geri çekiyorsa, seni daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam et.
* Kaynak : http://onedio.com/
19 Şubat 2015 Perşembe
Franz Kafka - Kafka ve Oyuncak Bebek
Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış.
Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.
Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:
“Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi…”
Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.”
[Kafka and the Doll: The Pervasiveness of Loss, May Benatar]
Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:
“Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi…”
Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.”
[Kafka and the Doll: The Pervasiveness of Loss, May Benatar]
2 Şubat 2015 Pazartesi
Orhan Veli Kanık - Sevdaya mı Tutuldum?
Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
27 Ocak 2015 Salı
Orhan Veli Kanık - Ölümüm
O sabah alnımda iki ter damlası konuşacak
Yorgun olarak öldüğüme dair
Benim Yeni Sabah’ı bir başkasına verecek gazeteci Yusuf
İskele kahvesinde çayım soğuyacak
İlk vapur yolcuları arasında olmadığımın farkında bile olmayacaklar
Lâz müezzin hakkımda salâ verecek
İmam bildiğini okuyacak
Bozuk düzen makamından
Hiç Çamlıca kuşbaşı kar yağarken ölünür mü diyen
Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak
Ve hepsi de
İyi biliriz diye yalan söyleyecekler
Ertesi sabah Cumhuriyet’te sülâlem sayılacak
Müessif bir irtihal denmeyecek
Ve nihayet
Başı boş hayatım gibi
Başı boş mezarım da taşsız kalacak.
Yorgun olarak öldüğüme dair
Benim Yeni Sabah’ı bir başkasına verecek gazeteci Yusuf
İskele kahvesinde çayım soğuyacak
İlk vapur yolcuları arasında olmadığımın farkında bile olmayacaklar
Lâz müezzin hakkımda salâ verecek
İmam bildiğini okuyacak
Bozuk düzen makamından
Hiç Çamlıca kuşbaşı kar yağarken ölünür mü diyen
Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak
Ve hepsi de
İyi biliriz diye yalan söyleyecekler
Ertesi sabah Cumhuriyet’te sülâlem sayılacak
Müessif bir irtihal denmeyecek
Ve nihayet
Başı boş hayatım gibi
Başı boş mezarım da taşsız kalacak.
5 Ocak 2015 Pazartesi
Yeni Yılda Bakış Açınızı Değiştirecek 20 Kızılderili İlkesi
1. Erken uyan.
Dua etmek için güneşle beraber uyan. Tek başına dua et. Sen konuşursan büyük ruh seni dinleyecektir.2. Hoşgörülü ol.
Yollarını kaybedenlere karşı hoşgörülü ve toleranslı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve hırs kaybolmuş bir ruhun işaretleridir. Bir gün yollarını bulabilmeleri için dua et.3. Kendi yolunu çiz.
Kendini, kendin için ara. Başkalarının senin için yol çizmelerine izin verme. Bu senin ve yalnız senin yolun. Başkaları seninle beraber yürüyebilir ama senin için yürüyemez.4. Düşünceli ve kibar ol.
Misafirlerine düşünceli davran. En iyi yemeğini, en iyi yatağını sun. Onlara saygı göster ve onurlandır.5. Senin olmayanı sahiplenme!
Senin olmayan bir şeyi alma. Başka bir insana, bir topluluğa, doğaya veya bir kültüre ait olabilir. Onlar kazanılmış veya sana verilmiş değildir.6. Yeryüzüne saygı duy.
Bu yeryüzünde var olan her şeye saygı duy. Bu bir insan veya bitki olabilir.7. İfade özgürlüğü tanı.
Başka insanların düşüncelerine, dileklerine ve sözlerine değer ver. Sözünü kesme, dalga geçme veya taklit etme. Her kesin kendini istediği gibi ifade etmesine izin ver.8. Dedikodu yapma.
Başkaları hakkında kötü konuşma. Evrene bıraktığın olumsuz enerjiler, bir kaç kat artarak seni yine bulur.9. Affet.
Herkes hata yapar ve her hata affedilebilir.10. Olumlu düşün.
Kötü düşünceler aklın, bedenin ve ruhun hastalanmasına yol açar. Olumlu düşünce egzersizleri yap.11. Doğanın parçası ol.
Doğa bizim için var olmaz, bizim bir parçamızdır ve biz de onun bir parçasıyız.12. Çocuklara sevgi ver.
Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Kalplerinde sevgiyi yeşert, onları erdemle ve hayat dersleriyle sula. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onlara alan tanı.13. Kalp kırma.
Başkalarının kalbini kırmaktan kaçın. Yarattığın acının zehri bir gün sana geri döner.14. Dürüst ol.
Her zaman gerçekten yana ol. Dürüstlük evrenimizde insan iradesinin bir sınavıdır.15. Sağlığına özen göster.
Kendini dengede tut. Rasyonel Sen’i, Ruhsal Sen’i, Duygusal Sen’i ve Fiziksel Sen’i. Hepsi güçlü, saf ve sağlıklı olmalı. Zihnini güçlendirmek için vücudunu da güçlendir. Duygusal yaralarını sarmak için ruhunu büyüt.16. Sorumluluk al.
Kim olacağın ve ne yapacağınla ilgili bilinçli kararlar ver. Aldığın kararların sorumluluğunu al.17. Kişisel alanlara saygı suy.
İnsanların kişisel alanlarına ve gizlilik taleplerine saygı duy. Kimsenin kişisel eşyasına dokunma, özellikle de kutsal ve dini eşyalara.18. Kendine adil davran.
Kendine adil davran. Kendini besleyemezsen, başkalarını da besleyemezsin. Önce kendine yardım et.19. Başka inançlara saygı duy.
Herkesin inancına ve inanışına saygı duy. Başkalarını senin inandığın dine inanmaya zorlama.20. İyiliği paylaş.
Kaderinin güzelliklerini başkalarıyla da paylaş. Gönüllü olarak iyilik yap.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)