-"Neden kalbimizi dinlemek zorundayız ?" diye sordu çocuk.
-"Çünkü, kalbiniz neredeyse, hazineniz oradadır."
-"Ama kalbim tedirgin," dedi çocuk. "Hayalleri var, duygusallaşıyor ve
üstelik bir çöl kadınına tutuldu. Benden birşeyler istiyor, ve beni pek
çok gece uykumdan ediyor, onu düşünürken."
-"Aslında bu güzel. Demek ki, kalbin hala yaşıyor. Kalbini ve dediklerini dinlemeye devam et."
-"Kalbim hainin teki," dedi çocuk simyacıya, "Devam etmemi istemiyor."
-"Bu da mantıklı. Doğal olarak korkuyor, hayalini kovalarken, kazandığın herşeyi kaybedeceksin diye."
-"E peki neden dinleyeyim o zaman kalbimi ?"
-"Çünkü başka türlü hiçbir zaman susturamayacaksın."
-"Yani haince bile olsa yine de dinlemeli miyim ?"
-"Hainlik beklenmedik bir rüzgar. Eğer kalbini iyi biliyorsan, bunu
sana hiçbir zaman yapamaz. Çünkü tüm hayallerini ve isteklerini ve
onlarla nasıl başa çıkacağını bilirsin."
-"Kalbim acı çekmekten korkuyor," dedi çocuk simyacıya, aysız gökyüzüne bakarken.
-"Ona de ki; acı çekmekten korkmak, acı çekmekten beterdir. Ve hiçbir
kalp hayallerini aramaya çıktı diye acı çekmemiştir, çünkü arayışın her
saniyesi Tanrı'yla bir saniyelik karşılaşmadır, ve sonsuzlukla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder